Gazze mayın tarlasından beter
Gazze’de işlediği sayısız savaş suçu ile adını tarih kitaplarına kara harflerle yazdıran İsrail, 14 bini çocuk 35 bin Filistinliyi öldürdü. Terör devleti, kıyı şeridindeki binaların yüzde 70’inden fazlasını yıkarken, Birleşmiş Milletler Yeterli Barınma Hakkı Raportörü Balakrishnan Rajagopal, konu hakkında Yeni Şafak’a değerlendirmelerde bulundu. Gazze’nin patlamamış bombalar nedeniyle “Mayın tarlasına döndüğünü” ifade eden Rajagopal, senelerdir savaş alanlarına ilişkin incelemelerde bulunduğunu, ancak Gazze’deki yıkımın, İkinci Dünya Savaşı sonunda ABD’nin 773 uçakla binlerce bomba attığı Almanya’nın Dresden kentinden bile beter olduğunu kaydetti. İsrail’in 6 aylık süreçte hukuki teamülleri ve insan haklarını hiçe saydığını kaydeden raportör, kentin yeniden inşasından İsrail in ve ona askeri destek veren ülkelerin sorumlu olduğunu dile getirdi.
Gazze’deki binaların yüzde 70’inden fazlasının yıkıldığını ya da hasar gördüğünü belirterek sözlerine başlayan Rajagopal, “Kuzey Gazze’nin bazı bölümlerinin yüzde 82’sinden fazlası yıkıldı” dedi. Söz konusu yıkımın eşine benzerine rastlamadığını kaydeden raportör, “Bu derecede yok. Konut ve sivil altyapının yok edilmesinin boyutu ve yoğunluğu, modern çatışmalardan (Irak, Suriye veya Ukrayna’da da dahil) hatta II. Dünya Savaşı sırasındaki Dresden veya Rotterdam gibi tarihi örneklerden daha kötü” değerlendirmesinde bulundu.
İsrail saldırılarına dayanak göstermediğine işaret eden Rajagopal, “Gazze’nin tamamı İsrail tarafından meşru hedef bölge olarak görülüyor. Herhangi bir binanın altında tünel varsa İsrail’in kanıt sunması gerekiyor ve şu ana kadar bu kanıtları pek göremedik” dedi. Şifa hastanesi fiyaskosunu örnek gösteren BM temsilcisi, “Örneğin El-Şifa hastanesinin yıkılması, altında çok büyük bir komuta ve kontrol merkezinin olduğu iddiasıyla meşrulaştırıldı. Bunun kanıtını görmedik” diye konuştu. Yapılan saldırıların hukuki bir temeli olmadığını vurgulayan Rajagopal, “Bu kadar çok evin ve sivil altyapının yıkılması, insani hukuk kapsamında yasal değil. İktidardaki pek çok kişinin ifade ettiği niyetlerden yola çıkarak, İsrail insanlığa karşı suç ve muhtemelen soykırım eylemi teşkil ediyor gibi görünüyor” ifadelerini kullandı.
Gazze’deki enkazın patlamamış bombalar nedeniyle adeta mayın tarlası olduğunu belirten Rajagopal, “Enkaz gerçekten sarsıcı ve temizlenmesi uzun yıllar alacak. Dikkatlice kaldırılması gerek. Patlatılması veya imha edilmesi gereken bombalar ve patlamamış mühimmatlar var” dedi. İsrail’in sebebiyet verdiği yıkımın çevreyi de olumsuz etkiliğini ifade eden raportör, “Enkazın neden olduğu su ve toprak kirliliği nedeniyle çevresel iyileştirmelere de ihtiyaç var. Yeniden inşa için gereken bütçe de henüz hesaplanmadı ancak BM ve Dünya Bankası tarafından yapılan ilk değerlendirmeler bu bütçenin en az 18,5 milyar dolar olacağını gösteriyor” dedi.
Kentin inşasından İsrail ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu dile getiren Rajagopal, “İsrail, savaş yasalarını ihlal ederek ve yasal gerekçe olmaksızın Gazze’nin büyük bir kısmını gelişigüzel yok ederek, uluslararası hukuka aykırı eylemlerde bulunan bir devlet olarak öncelikli sorumluluğu taşımaktadır. Ancak savaşa mühimmat, askeri destek, finansman ve siyasi destek sağlayan devletler, Gazze’nin yeniden inşasının hukuki sorumluluğunu da paylaşıyor” dedi. Yeniden inşa maliyetinin savaş nedeniyle oluşan zararın maliyetini ve manevi kayıpların tazminatını içermediği kaydeden BM temsilcisi, toplam sorumluluğun çok büyük olduğunu ifade etti.
İsrail’in Gazze’deki binaları havaya uçurmak için görevlendirdiği 8219 İstihkam Taburu’nun eylemlerinin savaş suçu teşkil ettiğini kaydeden Rajagopal sözlerini şöyle sürdürdü: “ Ev, hastane veya üniversite olsun, mayın ve patlayıcı kullanarak binaların havaya uçurulması, tehditlerden kaynaklanan askeri zorunluluklara dayanmadığı durumlarda, uluslararası hukuka göre haklı gösterilemez. İsrail böyle bir kanıt göstermedi. İsrail’in 8219 taburunun ev yıkımlarına karıştığı iddiası, bu nedenle derin endişe vericidir. Derhal birlik ve olaya karışan kişiler hakkında güvenilir ve bağımsız soruşturma açılmalı, kovuşturma aşamasına geçilmeli ve yaptırım uygulanmalı. Bunun yapılmaması durumunda, Gazze halkının haklarını koruma sorumluluğunu uluslararası topluluğun sorumluluğunda olur.”
İsrail’in Batı Şeria ve Kudüs’te yürüttüğü yasa dışı yerleşim birimlerine de değinen Rajagopal, “Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki yerleşimler uluslararası hukuk kuralları ve BM uygulamalarına göre yasa dışıdır. Yerleşimler toprak/bölge gaspıdır. Filistin ile İsrail ve komşuları arasındaki anlaşmazlığa yönelik kapsamlı müzakerelerde, çözümünün bir parçası olarak iptal edilmeleri gerekmektedir. İşgal sırasında işgal edilen veya alınan bölge, uluslararası hukuka göre başlı başına yasa dışıdır” ifadelerini kullandı.
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yayınlanan bir raporda, İsrail’in bombardımanları sonucu yerle bir olan Gazze’deki konutların yeniden inşasının 80 yıl sürebileceği belirtildi. Rapora göre Gazze Şeridi’nin yeniden inşasının gelecek yüzyılda tamamlanması bekleniyor. İsrail’in 7 aydır süren bombardımanlarının milyarlarca dolarlık hasara neden olduğu bölgede 80 binden fazla konut yıkıldı. En iyi senaryoda bile yeniden inşanın 2040 yılına kadar süreceği kaydedildi.